Cumartesi, Nisan 20, 2024

Vesikalı Olmak ve Yâr Olmak: Aşkın ve Arzunun İmkansızlığı Çerçevesinde Vesikalı Yarim

-


“Alnımdaki bıçak yarası
Senin yüzünden;
Tabakam senin yadigarın;
“İki elin kanda olsa gel” diyor
Telgrafın;
Nasıl unuturum seni ben,
Vesikalı yârim?”
 
Orhan Veli Kanık


Vesikalı Yarim, çoğu kişinin hafızasına “sevgi de yetmiyormuş meğer, çok eskiden rastlaşacaktık” repliğiyle kazınan melodram örneklerinden biridir. Film vesikalı Sabiha’nın ve evli bir adam olan Halil’in hikayesini anlatmaktadır. Halil kendi halinde küçük bir mahallede yaşayan, babasıyla işlettikleri manav dükkanında çalışan bir erkektir. Bir gün arkadaşları ile gittiği Şen Saz’da Sabiha ile karşılaşır ve tanıştıkları ilk andan itibaren Sabiha’dan çok etkilenir. Bu tanışma hem Halil için hem de Sabiha için yepyeni ve bilinmez bir hayatın başlangıcı olur fakat bu hayat imkansızlıkların içinde şekillenir.

Filmin ilk sahnesinde cami görseli, ardından da mahallesine işi için mal alıp dönen Halil ve arkadaşları görülür. Mahalleye dönen Halil babasıyla birlikte işlettikleri manav dükkanında görünür, babası namaza gideceğini söyler ve Halil birazdan kendisinin de geleceğini belirtir. Buradan Halil’in işinin başında, geleneksel ve dini inançlarına bağlı bir erkek olduğu anlaşılmaktadır.

Filmin devamında Halil arkadaşlarıyla birlikte “Şen Saz” adlı bir pavyona giderler. Arkadaşları bir süre sonra Halil’i tek bırakıp başka bir yere giderler, Halil’in düşüncesi de içkisini bitirip evine dönmektir fakat o gece planladığı gibi sürmez ve orada Sabiha ile tanışır. Halil’in Sabiha’yı gördüğü ilk anda bütün sesler kesilir ve görüntüler buğulanır. Bu, Halil’in hayatının tek odak noktasının Sabiha haline geleceğinin ilk sinyalidir. Halil o andan itibaren kendi ait olduğu hayata, geleneksel yapıya, ailesine, mahallesine yabancılaşmaya başlar. Artık Sabiha dışındaki her şeye kördür, sağırdır. O geceyi dışarıda birlikte geçirirler ve dönüşte Sabiha Halil’i evinde ağırlar. 

Halil Sabiha’nın evinde Sabiha’ya birkaç soru sorar onu tanımak amacıyla fakat Sabiha hep yüzeysel cevaplar vererek Halil’in bilme arzusunu doyurmaz, hatta onu tersler. Devamında Halil Sabiha’yı ilk kez makyajsız, esanssız ve takısız görür. Bu hâli onun için büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Sabiha Halil’in böyle kadınlardan hoşlandığını düşünür fakat Halil daha önce süslü ve esanslı bir kadın tanımadığını söyler. Sabiha Halil için bir bilinmezdir, karanlık taraftadır, hiç bilmediği daha önce karşılaşmadığı bir hayata aittir. Sabiha’nın bilinmezliği, karanlığı onu arzu nesnesi kılar. Arzu, eksiklikten doğar. Sabiha Halil’in hayatında olmayandır, eksikliktir, bilinmeyen, tanışılmamıştır. Şen şakraktır, boyaya, ışıltıya ait olandır. Arzu maskelidir, bir kısmı hep karanlıkta kalır, görünmezdir. Bülent Somay (2016) “Bir Şeyler Eksik” isimli kitabında şöyle diyor: “Arzulamak için arzu nesnesi en azından bir yanıyla karanlık, belirsiz olması şart. Öte yandan, sevmeye devam etmemiz için ise hep henüz bilinmeyen daha bilinecek, bir şeylerin kalması gerekir.” 

Sabiha ile tanıştıktan sonra Halil geleneksel aile yapısından, mahalle kültüründen kopmaya başlar, Sabiha ile birlikte olabilmek için o hayatı geride bırakır; bu babasından ayrışması ve Sabiha’nın evine yakın bir yerde dükkân açmasının da önünü açar. Aynı şekilde Sabiha da Halil ile birlikte olabilmek için Şen Saz’a gitmeyi bırakır. Arzularının peşinden koşmak için bir şeylerden vazgeçmeleri gerekir. Çünkü arzuyu elde etmek zordur, feda etmeyi gerektir. Capellanus şöyle der: “Arzuyu elde etmenin kolay olduğu yerde aşkın olmadığına emin olabilirsiniz.” (akt. Fink, 2020). Arzuyu elde etmek hiç kolay değildir hem Sabiha hem de Halil için çünkü Sabiha vesikalıdır, Halil ise evlidir. Arzuyu elde etmenin zorluğu hem Sabiha’yı hem de Halil’i birbirlerine daha bağlı hale getirmiştir. 

Sabiha Şen Saz’daki işini bıraktıktan sonra evine bağlı bir ev kadınına dönüşür. Bu Halil’in gözünde Sabiha’yı tam bir arzu nesnesi kılar çünkü Sabiha hem yumuşak başlı, namuslu, masum bir ev kadınıdır hem de önceki hayatından getirdiği konumuyla şuh, cinsel arzu uyandıran kadındır. Hem ışıltılı hayata hem de sakin ev hayatına ait olandır. Sabiha bu iki ayrı konumun tek bedende buluşmuş hali gibidir Halil için. Fink “Lacan’da Aşk” (2020) adlı kitabında “doğru kadın” ve “yanlış kadın” olmak üzere iki kavramı sevgi ve arzu çerçevesinde açıklar. Doğru kadın sevilebilir ama arzulanması imkansız olandır; yanlış kadın ise arzulanabilen ama sevilemeyendir. Bu bağlamda düşünüldüğünde Sabiha Halil için bu iki konumda da bulunmaktadır. Filmde bu kavramların uzantısı bir başka sahnede daha görünmektedir. Halil Sabiha’ya yüzük almaya gittiğinde satıcıdan en parlağını ister. Yüzüğü satın aldıktan sonra kadife bir kutuya konmasını ister Halil, satıcı kadın da muhafaza için ayrıca para alındığını söyler. Bu sahnede yüzük Sabiha’nın ışıltılı hayatını, göz alıcılığını; kutu ise içinde yumuşaklığı, korumacılığı barındıran Sabiha’nın ev hayatının bir temsili olarak düşünülebilir fakat bu ikisinin bir arada bulunması için Halil’in bir bedel ödemesi, kendinden bir şey vermesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde ikisinin bir arada olması mümkün kılınabilir. Bu sahnede de bunun temsili olarak para görülmektedir.

Halil Sabiha’yı saz hayatının içerisinden çekip çıkarır; Sabiha için bir kurtarıcıdır. Fink bunu birçok erkekte görünen “kurtarma fantezisi” olarak tanımlar. Bu fantezi özünde iyi olsa da kaderin bir cilvesiyle acımasız bir hayatın pençesine düşmüş, kaybolmuş, bilinmez bir yola girmiş kadını kurtarma fantezisi olarak görülür. Bu fantezi günahkâr kadını iyi ve doğru kadına dönüştürme fantezisidir (Fink,2020).

Halil Sabiha’yı pavyon hayatından çekip çıkardıktan sonra uzun bir süre Halil ve Sabiha birlikte bir aile yaşantısı sürdürmeye başlar fakat Sabiha bir gün Halil’in evli ve çocuklu olduğunu öğrenir, bir süre kabullenemez bunu ama içi rahat etmez ve bu konuyu araştırınca Halil’in gerçekten de evli olduğunu öğrenir ve ondan ayrılır. Halil hiçbir zaman Sabiha’nın ondan neden ayrıldığını bilmez. Sabiha işine geri döner, Halil sürekli peşinden gider, anlam bulmaya, neden aramaya çalışır hatta Sabiha için hapse bile düşer fakat öğrenemez ayrılıklarının nedenini. Halil de en sonunda evine ve eski yaşantısına döner. Sabiha da Şen Saz hayatına döner. Filmin son sahnesinde Sabiha, Halil ve babasının manav dükkanına uzaktan bakar. Halil’i çocuklarıyla birlikte, kendi hayatının içerisinde görür ve yürüyerek bir sokağa girer. Burada bir sürü erkeğin arasında yürüyüp giderken film sonlanır. 

Vesikalı Yarim baştan sona bir imkansızlıklar filmidir. Filmin adı bile imkansızlığa yapılan vurgudur. Vesikalı kadın erkeklerin dünyasındadır, bir erkeğe yâr olması imkansızdır. Çünkü oradaki hayatı peşini bırakmaz, aynı filmde Sabiha’yı bırakmadıkları, sürekli peşinde oldukları gibi. Bir yandan da Halil evlidir, evlilik bir kurumdur, yasaya tabidir. Evlilik bir kurum olarak Sabiha ve Halil’in aşkın engelleyicisidir. Arzunun gerçekleşmesinin önleyicisidir, engelidir fakat arzu zaten imkansılığın içinde kendine yer bulur. Lacan’ın da dediği gibi “[Arzunun] düğüm noktası esas olarak imkansızlıkların içinde bulunur.” (Akt. Fink, 2016). Vesikalı Yarim’i Vesikalı Yarim yapan da bu imkansızlıklar silsilesidir.

Kaynakça

Çiçekoğlu, F. (2014). Vesikalı Şehir. Metis Yayınları.

Fink, B. (2016). Lacancı Psikanalize Bir Giriş (Ö. Öğütcen, Çev.).Encore Yayıncılık.

Fink, B. (2020). Lacan’da Aşk VIII. Seminer Aktarım Üstüne Bir İnceleme (E. Okan Gezmiş, ve Z. Oğuz, Çev.). Kolektif Yayınları.

Somay, B. (2016). Bir Şeyler Eksik: Aşk, Cinsellik ve Hayat Hakkında Bilmek İstemediğimiz Şeyler. Metis Yayınları.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son yazılar

Estetikten Öğrenmeye: Ruhsallıkta Boşluğun İzleri

Yüzünü uzak tut biraz Dünya geçiyor olanca görkemiyle Göremiyorum Yüzünü yakın tut biraz Dünya geçiyor olanca görkemiyle Tat alamıyorum -Şükrü Erbaş Her deneyim anlardan oluşur. Nitekim...

Varoluşsal Nasır

“Vahşet gömülmeyi reddeder. Halk arasındaki inanışlar Hikayeleri anlatılana kadar Mezarlarında yatmayı reddeden Hayaletlerle doludur.” Judith Herman, Travma ve İyileşm Bizim kültürümüzde kötü haber tez yayılır,...

Nasıl Görünüyorum?

İnsan nasıl göründüğünü görebilmek için başka gözlere ihtiyaç duyar. Başka gözler, çok uzakta değil, kısa bir göz mesafesinde, yakındadır....

Kendini Arayan Gafil

                        “Kim korkmamıştır otururken kendi kalbinin perdelerinin önünde?Rilke Bu yazı, sözlerini Ahmet Ali Arslan’ın...

Psikanalitik Aile Terapisi

Psikanalizin felsefi alt yapısı kişinin öznelliğinin ve bireysel öyküsünün altını çizer. Ancak psikanalitik kuram kişinin ruhsal gelişimini yakın çevresi,...

Kutsal ve Söz

Aslen sözcükler birer sihirdi. Günümüzde bile söz eski sihir gücünün çoğunu muhafaza etmiştir. İnsan insanı sözle mutlu edebilirken yine...

Narsisistik Füzyon Talebi Olarak Haset

Aman ha! iyiliğini, güzelliğini, zenginliğini, başarını,sağlamlığını gösterme; haset edilirse yıkıma uğrar. Nazar, nesnelerin kendilerine ait güzelliği, ihtişamı, iyiliği sergilemelerine karşılık;...

Kohut’a Kısa Bir Giriş

1913 yılında Viyana’da dünyaya gelen ve psikanaliz serüvenini Chicago Psikanaliz Enstitüsü’nde sürdüren Heinz Kohut, kuramsal farklılıklardan dolayı yollarını ayırana...